Yemek yeme bizim hayatta kalabilmemiz için temel bir ihtiyaçtır. Fakat bazı insanlar zaman zaman hayatında yaşamış oldukları bazı olumsuz durumlara karşılık “DUYGUSAL YEME” davranışı gösterirler. Kişi, olumsuz duygular ile baş ettiğinde kendisini yemeğe vermekte ve burada asıl olan midesini değil de duygularını doyurduğudur. Yani fizyolojik değil psikolojik bir durum söz konusudur. Kişi, aşırı yemek yeme ile temelde stres, sıkıntı, kaygı ve depresyonunu azaltmaya yönelik geliştirmiş olduğu bir savunma mekanizmasıdır. Ayrıca kişi yaşamındaki bazı olaylardan kaynaklı olarak, kendisini suçlamak ve öfke duygusunun dışavurumu ile yemek yemeye yönelmektedir. Bu davranışı gösteren kişiler, bu eylem ile kendisini rahatlattığını ifade etmektedir. Bazı insanlar duyguları ile baş edebilmek için yemeği bir araç olarak görürler. Duyguları bastırmak, farklı yönlere çevirmek yerine duyguları anlamaya çalışırsak aslında duygusal yeme davranışına karşı olan ihtiyaç da azalmış olacaktır. Yani olumsuz duygular için farkındalık geliştirmek, anlamlandırmak ve kabullenmek oldukça önemlidir. Duygusal yeme’nin beden ile olan tek ilgisi kilo artışıdır, bunun dışında kalan psikolojik yönüdür.
Bu noktada kişi, öncelikli olarak hangi durumlarda, ne yaşadığında ve bu durum ona ne hissettirdiğinde yemek yeme davranışına yönelmekte bunu saptamalıdır. Böylece kişi, farkındalık geliştirmiş olacaktır. Daha sonra yaşamış olduğu duygularını ifade edebilmeyi öğrenecektir. Yaşamış oldukları bazı olumsuz duyguları bedeninde biriktirmek yerine dışavurmuş olacaktır. Bir başka durum ise bazı insanlar yeme davranışının yanında yaşamış oldukları olumsuz durumlarda stres, kaygı, üzüntü gibi duygularda mide bulantısı ve buna bağlı olarak kusma davranışı gösterebilirler. Kişinin yaşamış olduğu olumsuz yaşam deneyimlerinde midesine vurması da psikolojik durumun fizyolojik bir yansımasıdır. Duygularını dışavuramayan insanların çoğu, duygusunu atamadıkları için kusma davranışı gösterirler. Bu durumda da duyguları yemek konusunda olduğu gibi kişi, aslında yaşamış olduğu olumsuz duygunun farkındalığına erişip, kendini ifade edebilirse olumlu sonuç verebilir. Kişinin, yaşamış olduğu olumsuz duygularından dolayı yemek yeme davranışı göstermesi karnının değil, duygularının aç olmasından kaynaklıdır. Bazı noktalar da bulimia nervoza veya tıkanırcasına yeme bozukluğu ile de ilişkili olduğu gözlenmiştir.
-Psikosomatik Kuram
-Kısıtlama Teorisi
-Kaçış Kuramı
-Dışsal Teori
*Psikosomatik kurama göre; burada temel nokta bedensel farkındalık. Genellikle obezite problemi olan kişilerde duygularını tanımlamakta ve açlık-tokluk konusunda geliştirmiş oldukları farkındalık ile aç olup-olmadıklarını değerlendiremezler. Kurama göre, kişiler bedensel farkındalıkları sonucu yemek yeme davranışını midesinin açlığına karşı değil, duygulanımlarına bir yanıt olarak göstermektedirler.
*Kısıtlama kuramına göre, ağırlığı normal olan kişinin yemek yeme davranışını bilişsel olarak kısıtlaması ile gözlenmektedir. Kişi bu şekilde kilosunu kısıtlamaktadır. Uzun süre bu durumu deneyimleyen kişilerde ise, ani yeme atakları ile kendisini gösterebilmektedir.
*Kaçış kuramına göre, duygusal olarak yeme davranışında kişi için olumsuz duygulardan bir kaçış yöntemidir. Her duygularından kaçmak istediğinde kısır bir döngüye girmektedir.
*Dışsal teoriye göre, bazı yiyeceklerin dış özelliklerine karşı belirli bir hassasiyete sahip olduğunu savunmaktadır.
Sınırda kişilik bozukluğu yaşayan kişiler, normal popülasyon ile kıyaslandığında daha fazla yeme bozukluğu göstermektedir. Sınırda kişilik bozukluğu ile, yeme bozukluklarının temelde ortak bir temele dayandığı da gözlenmiştir. Bunlar, çocukluk döneminde yaşamış oldukları bazı travmalar veya istismar (duygusal, cinsel, fiziksel) kaynaklı olabilir. Borderline olan ve duygusal yeme davranışı gösteren kişi, duygularını, sosyal ilişkilerini ve yeme davranışını kontrol edememektedir. Ve bu kontrol edememe davranışı ile borderline arasında bir ilişki söz konusudur.
Peki ya nasıl bir yol izleyebiliriz?
Duygusal yeme davranışı, yeme bozuklukları ve borderline kişilik bozukluğu olan kişilerde görebileceğimiz kişinin aslında midesini değil de duygularını doyurmada en etkili çözüm yöntemi; aslında temelde bu duyguyu tanımlamak, farkındalık geliştirmek ve duyguyu bastırıp bunu bir savunma mekanizması, kaçış yöntemi olarak görmek yerine aslında duygularını dışavurmanın ve bu davranışa yönelmemenin etkili olduğudur.
Öncelikle bireyi yeterli bir şekilde tanımak, tanı testlerinden yararlanmak, gerekli duygu, düşünce örüntülerini belirlemek ve nasıl çalışacağımıza psikoterapi ekolleri noktasında karar vermek, bu ekollerin yanında bilişsel davranışçı terapinin yanı sıra bütüncül olarak sıkıntılara derinlemesine inmek. Özellikle de geçmişte travmatik durumlar ve örseleyici yaşantılar var ise, emdr terapisi ile kişilik bozukluğu gibi durumlarda şema terapi ile çalışmak. Yeme bozukluklarında, tutarsızlık, dengesizlik ve karşılanmamış duyguları olan kişilerin anne-babası’nın örüntüleri ile çalışılmaktadır. Olumsuz süreçler barındıran bir süreç olduğu için psikriyatrik destek alması da tavsiye edilir. Bunun sebebi de gerçeklik algısında bozulmalar görülebilmesidir.
BERK KARAOĞLU
UZMAN KLİNİK PSİKOLOG-AİLE DANIŞMANI
ÖZEL BERK KARAOĞLU AİLE DANIŞMA MERKEZİ
Tüm hakları saklıdır. 2023
izmirterapist.com