Birinin sıkıntılıları karşısında, bir diğer kişinin kurduğu empati ve içten gelen yardımcı olma isteği şefkatin devreye girmesi ile sağlanır. Başka insanlara gösterilen bu şefkatin, kişiye dönük olmasına öz şefkat denir. Öz şefkat, kişinin kendi acılarını ve sıkıntılarını hoş görüyle karşılaması ve kendine sevecence yaklaşmasıdır.
Genellikle insanlar başkalarına şefkat gösterirken daha cömert davranma eğiliminde olabilirler. Oysaki bireyin önce kendine bu imtiyazı vermesi ve kendi problemlerine şefkat göstermesi psikolojik sağlamlığı korumak için gerekli bir durumdur.
Öz şefkatin oluşmasında bazı faktörler devreye girer. Bunlardan ilki ailedir. Aile çocuğun hem fiziksel hem ruhsal gelişimine katkıda bulunur. Bu noktada devreye ebeveyn tutumları girer. Demografik anne-baba tutumla büyüyen çocuğun öz şefkat geliştirmesi daha muhtemeldir. Cinsiyet faktörüne bakacak olursak, kadınların erkeklere oranla kendilerini daha çok eleştirdikleri ve daha düşük öz şefkat düzeyleri olduğu söylenmektedir. Kristin Neff’e göre öz şefkat üçü ana alt başlık altında incelenir.
Öz sevecenlik (self-kindness): Öz yargılamanın zıttı olan öz sevecenlikte kişi, kendi hatalarına ve acılarına karşı sevecenlikle yaklaşabilir. Fakat diğer ucu olan öz yargılamada ise kişi, kendi hatalarına ve başarısılıklarına kaşı acımasız olabilir ve kendini suçlayabilir.
Paylaşımların bilincinde olma (common humanity): İnsanoğlunun programlanmış bir robot olmadığını düşünürsek hata yapmanın ve başarısızlığa uğramanın nefes almak kadar doğal olduğunu söyleyebiliriz. Olumsuz deneyimlerin kaynağı farklı olsa bile birçok kişinin olumsuz deneyim yaşadığı aşikârdır. Bu noktada kişinin, her insanın olumsuz deneyim yaşadığının bilincinde olması gerekebilir. Kişi bu bilince erişebildiğinde, diğer uç olan izolasyonu yaşamayabilir. Eğer bu kısımda problem olursa ve izolasyon devreye girerse, kişi daha az empati kurabilir ve kendini diğer insanlarla ayrıştırabilir.
Farkındalık (Mindfulness):Kişinin kendine rahatsızlık veren olumsuz duygu, düşüncele ve durumları farkında olması durumudur. Eğer kişi rahatsızlık veren problemleri farkında olursa bunları bilinçdışının bir köşesine atmak yerine kabullenmeyi tercih edebilir ve problemliyle yüzleşebilir. Farkındalık anında birey “şu ana” ve “buraya” odaklanır. Kişi olumsuz durumlarla aşırı özdeşleşirse bu sefer de benliğe yönelik tehditler ortaya çıkabilir. Kişi hatalarla aşırı özdeşleşebilir ve olumsuz düşünceleri arasında kaybolabilir.
BDT kuramına göre, öz şefkatin kullanılması ile kişi kendinde rahatsızlık uyandıran olumsuz bilişlerden kaçmak yerine durumu kabul edebilir ve kendine karşı daha hoş görülü olabilir. Psikanalitik kurama göre, yeni doğan bebek anneyle özdeşleşir ve tek bir benlikte hem anne hem de kendisi vardır. Yani kendisinin farklı bir birey olduğunu ilk zamanlar anlayamaz. İlerleyen zamanla birlikte bebek anne ve kendisinin farklı bireyler olduğunu anlar ve çocukta “gizil boşluk” oluşur. Çocuk “gizil boşluğu” doldurmak için öz şefkat geliştirebilir. İnsancıl (Hümanistik) kurama göre ise, kişi kendini koşulsuz olumlu bir şekilde kabul etmelidir.
M. Berk Karaoğlu
Uzman Klinik Psikolog - Aile Danışmanı
Tüm hakları saklıdır. 2023
izmirterapist.com