Panik bozukluk belirli bir korku veya heyecanla ilişkilendirilen yineleyici panik ataklar yaşanmasıyla oluşan bir hastalıktır. Panik bozuklukta bu panik ataklar tekrarlanan bir durum olarak öne çıkar ve insanın günlük yaşamını olumsuz etkiler. Panik atakların sıklığı ve şiddeti de panik bozukluk durumunun ne derecede olduğu hakkında bize bilgi verir. Bazı hastalar yılda 3-4 kez panik atak krizi yaşarken bazı hastalarda bu durum oldukça sık yaşanır. Dünyada görülme oranı azımsanamayacak derecededir. Toplumda her 100 kişiden yaklaşık 3-4’ünde bu hastalık görülür. İstatistiklere göre kadınlarda erkeklere nazaran daha sık görüldüğü ortaya konmuştur. Bunun aksine bazı araştırmacılar erkeklerde görülme oranının da çok fazla olduğunu lakin erkeklerin kadınlara göre yaşadığı bu durumu daha az kabullendiğini ve daha az tedavi arayışına girdiklerini düşünüyorlar. Panik bozukluk insanın günlük yaşantısını zora sokacağından bu durumu kabullenmek ve bu konuda terapi almak önemlidir. Sağlık kuruluşlarına giden hasta psikolojik olarak rahatlama hisseder ve hastaya hastalığın seyrine göre terapiler uygulanarak gözle görülür biçimde sonuç elde edilir.
Panik bozukluğunda :
görülür.
Kaygı (Anksiyete) bozukluklarından Agorafobili bozukluk ise panik bozuklukla oldukça karıştırılan bir hastalıktır. Ancak agorafobili bozukluğu panik bozukluktan ayıran yegane sebep agorafobili kişinin kaçınamayacağı her türlü yerden uzak durma çabasıdır. Bu olumsuz durum o kişinin işlevselliğini engellemekte, korku ve kaygı duygu durumları ile baş başa bırakabilmektedir.
Panik atak, genelde aniden ve zamansız olarak ortaya çıkan şiddetli kaygı nöbetlerinin yaşandığı bir durumdur. atakların kişiden kişiye süresi değişmekle birlikte tavana ulaşıp sonrasında düşüş göstermektedir ancak bu süreç o kişiler için oldukça yorucu ve tüketicidir. Panik atak durumunda insanlar psikolojik olarak kendini tehlikede hissederler ve korku duyarlar. Fizyolojik belirtiler olarak ise kalp atışında hızlanma, nefes alıp vermede güçlük, göğüste baskı ve ağrı, uyuşma, görmede bulanıklaşma, ellerde terleme, titreme ve sarsıntı, baş dönmesi, düşüyormuş hissi, kendi bedeninden ayrılıyormuş hissi görülebilir. Bu durumu yaşayan insanlar bu etkilere oldukça odaklanır ve her şeyin daha kötüye gideceği inancına kapılabilir. Bu düşünce insanlarda kaygıya, korkuya sebebiyet verir ve ileride bu fizyolojik etkilerin en ufak bir biçimde hissedilmesi bile ‘Yeniden panik atak yaşayacağım.’ düşüncesine yol açar. Daha sonrasında bu bir kısır döngüye yol açarak hastalığın tedavisi daha da zorlaşır hale gelebilmektedir. Ayrıca bu fizyolojik etkileri bir felakete yorma durumu da yaşanır; ‘ Kalp krizi geçiriyorum, nefessizlikten boğulacağım.’ gibi düşünceler panik atağı tekrar geçirme korkusunu daha da arttırır. Böyle durumlarda bunun sadece psikolojik olduğunu kabullenmeye çalışmak ve derin nefes alıp vermek biraz da olsa sakinleşmemize yarayacaktır.
Panik bozukluğuna yol açan birçok faktör olabilir. Bu konuda yapılan araştırmalarda genetik etkenlerin oldukça önemli olduğu vurgulanmıştır. Genelde panik bozukluk yaşayan hastaların ailelerinde de aynı sıkıntı görülür. Kişinin geçmişte yaşadığı travmatik durumlar , ailevi sıkıntılar da panik bozukluğa yol açabilir. Başka bir kaygı bozukluğu panik bozukluğa dönüşebilir. Bunun yanında gündelik yaşamımızdaki çevresel etkiler de önemli yere sahiptir. Örneğin; Tamamen günlük yaşantımızda yaptığımız bazı davranışların sonucunda oluşan çarpıntı, hızlı nefes alıp verme gibi durumları hasta yanlış yorumlayıp sanki bir felaketmiş gibi gördüğü zaman, bu durumlar her yaşandığında panik durumu ortaya çıkabilir.
Panik bozuklukta psikiyatrik tedavi ( ilaç tedavisi - farmakolojik ) alınabileceği gibi psikoterapiler de oldukça etkili terapilerdir. Bu terapiler içinde bilişsel davranışçı terapi (BDT) ve özellikle merkezimizde de uygulanan EMDR terapisi de yer almaktadır. Bu terapilerde, geçmişte yaşanan olumsuz düşünce örüntüleri ele alınarak yerine olumlu duygu ve davranış inşa etme söz konusudur. Bunun sonucunda panik atakların önüne geçmeye çalışılır. Ancak bu panik atakların kaynağında ilk başta belirtilen yaşam olayları, kişilik problemleri var ise bunlar da merkezimizde gerekli kişilik testleriyle tespit edilip, üzerine çalışma sağlanabilir.Psikoterapi yöntemleri çoğu psikolojik sıkıntıda olduğu gibi panik bozuklukta da oldukça etkilidir.
M. Berk Karaoğlu
Uzman Klinik Psikolog - Aile Danışmanı
Tüm hakları saklıdır. 2023
izmirterapist.com